31 Mart 2012 Cumartesi

G Ü N E Ş S İ S T E M İ ve D Ü N Y A N I N O L U Ş U M U

Dünyanın, bugüne kadar yapılan bilimsel araştırmalara göre kesin olarak nasıl ve ne zaman oluştuğu belirlenememiştir. Fakat bu konuda birçok teori ve hipotezler ortaya atılmıştır. Öncelikle dünyamızında içinde bulunduğu güneş sistemini ve beraberinde dünyamızın oluşumuna kısaca bir bakalım.

big+bang

Yaklaşık 12-20 milyar yıl önce, küçük bir noktanın hızla genişleyerek patlamasıyla evren oluştu

BİG - BANG

Başlangıçta evrende sadece Hidrojen vardı. Hidrojenin yerel olarak yoğunlaşmasıyla milyarlarca aşırı yoğun Hidrojen küreleri oluştu. Bu kürelerde füzyon reaksiyonları başladı. 4 Hidrojen çekirdeği (protonlar) kaynaşarak Helyum çekirdeklerini (2 proton+2 nötron) oluşturdu.

Image11

Bu reaksiyonlar sonucunda yıldızlar doğdu.

star3

http://img267.imageshack.us/img267/4464/25047904lj4.png

Yıldız önce kırmızı bir dev oluşturacak şekilde genişledi

lores

http://www.cfa.harvard.edu/image_archive/2010/20/lores.jpg

Daha sonra, önce kendi içine doğru çöktü.takiben patladı.. ve bir süpernova oluşturdu. Bu süpernova içinde bütün elementler oluştu

file

http://cdn1.cnnturk.com/handlers/file.ashx?FileID=272890&Width=580&Height=0&BlackWhite=False

Bunlardan bugün en kabul görenlerinden birisine göre Dünyamız, nebula adı verilen kızgın gaz kütlesinin soğumasıyla oluşmuş bir gezegendir. [i]

Şekil 1 Mark A. Garlickspace-art.co.uk

pluto artık bir gezegen olarak kabul edilmiyor.

gunes

http://www.philosophicalmisadventures.com/images/solar_system.jpg

Yaratılışının ilk anlarında yeryüzü gaz ve ateş topu halindeydi. Şekil 1 Daha sonra bu gaz topu dönerek soğumaya başladı. Dış yüzeyi kabuk bağlamaya dünyamızın ilkel halini oluşturmaya başladı.

Yeryüzünde cehennemi koşullar hüküm sürmektey di likit kayaç okyanusları, kaynayan sülfür, patlayan volkanlar, kızgın lavlar, durmaksızın gökten yağan taş ve asteroidler. Yüzey soğudukça Volkanlardan çıkan gazlarla. Dünyaya çarpan, gaz ve buzdan oluşan kuyruklu yıldızlar sayesinde su buharı oluştu.

Karbon dioksit, su buharı, nitrojen ve kötü kokulu sülfür bileşiklerinden oluşan hava sıcak, yoğun ve tozluydu.

Bu dönemde dünyada yaşam yoktu. Su buharı atmosferin daha soğuk olan üst kesiminde yoğunlaşarak bulutları oluşturdu. Yerçekimi sayesinde tutulan atmosfer, büyük ölçüde gezegenin iç katmanlarından kaynaklanan gazların yanardağ etkinliği ile yüzeye çıkması sonucu oluşmakla birlikte, gezegenin tarihi boyunca dünya dışı kaynaklardan da beslenmiş ve etkilenmiştir.

wwr64

Su, sıcak yağmurlar halinde yer yüzüne indi, ancak yüzey çok sıcaktı, tekrar buharlaştı. Bu işlemler tekrar ettikçe yerkabuğu soğumaya başladı, kabuk soğudukça su buharları yoğunlaştı ve yağan yağmurlarla okyanuslar oluştu. İlgili ayeti tekrar hatırlayacak olursak.

Enbiya 30) İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri “olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?

Ayetin de yerküre ve atmosferin bitişik olduğu ilk zamanlardan bahsetmekte. Yer ve gök ayrıldıktan sonra atmosfer ve yeryüzü oluşmaya başladı.

, Yaklaşık 4.6 milyar yıl önce Gökler ve yer bitişikti atmosfer yoktu bulutlar yoktu dünyayı koruyan herhangi bir manyetik kalkan yoktu. Ateş topu biçimindeydi çekim gücü ile toplanan uzay tozları, parçacıklar ve irili ufaklı kayalar bir çekirdek oluşturuyordu. Dünya gezegeninin kütlesi arttıkça yerçekimi de arttı, daha küçük ve daha yoğun bir gövde oluşturacak şekilde sıkıştı. Sıkışma dünyanın merkezini ısıtmaya başladı, radyoaktif bozulmaların ürettiği ısının da ilavesiyle dünyanın iç kesimleri ergimeye başladı. Ergimiş haldeki Dünya’da Katmanlar yoktu .Elementlerin en ağırı olan demir damlacıklar halinde dünyanın merkezine doğru inip burada yoğunlaştı.. Çekirdek oluştu.

Bu reaksiyonlar ve oluşumlar sırasında bir miktar daha ısı ortaya çıktı. Artan çekim gücü yer kütlesini bir miktar daha sıkışmasına sebep oldu bu sıkışmada beraberin de ısı artışını sağladı. Hem uzaydan meteor bombardımanı hem de dünyanın kendi içindeki ağır elementlerin merkeze doğru hareketi yerin yapısında farklılaşmalara neden oldu. Farklılaşma devam ettikçe katmanlar oluşmaya başladı. Bu sırada bir de meteor bombardımanı devam ediyor. Cehenem i bir durum var. Ne bir toprak nede hava var. Yani yer ve gök yok tek bir madde var oda ergimiş kızmış kayalar. Yer ve gök bitişik bu durumda.

primeva

Fakat ayrılmaları oluşmaları öyle kolay şeyler değil ve milyarlarca yıl sürecek evrensel boyutlarda bir oluşma. Ve bir çok şeyin hassas dengelerle ve sırasıyla muntazaman oluşması lazım yoksa yer ve gök oluşamaz. Eğer çekim gücü oluşamazsa su buharı uzaya kaçar ve bulutlar oluşmaz yağmur yağmaz , okyanuslar karaların üzerinde durmaz. Su ve okyanuslar olmazsa karalar oluşamaz dünya ısısı yaşanabilecek seviyelere düşemezdi. Oksijen ve su olmazsa canlıların oluşması mümkün olmaz. Merkür gibi Venüs gibi bir gezegen olurdu dünya. Bu kadar büyük bir yaratılış ancak Allah’ın izniyle olurdu. Nitekim öyle oldu. Yaratan gönderdiği ayetin de yer ve gök bitişikken biz onları ayırdık diyor. İnsanoğlunun nankörlüğü burada da devam ediyor. Allah Teala bize soruyor.” olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? “ İnsanlar dünyanın yaratılışını sokakta yürüken yatarken yemek yerken veya yaşamlarının herhangi bir kesitinde düşünmezler. Çünkü dünya her şeyi le muntazam bir şekilde önlerine konulmuştur. Orda yerler içerler nefes alırlar dolaşırlar. Bütün bu nimetlere şükretmeyi düşünmezler. Sanki hiç hesap vermeyeceklermiş gibi yaşarlar. Ama sık sık yüce kitabımız kur’anda da söylendiği gibi düşünmezler mi, görmezler mi, akıl etmezler mi diye uyarılıyoruz. Ancak bize bir felaket isabet edene kadar bunları düşünmüyoruz. Bir deprem olduğunda yerin altının üstüne geldiğinde, kasırga evleri hurma kütükleri gibi atığında, seller yağmurlar her yeri sularla doldurduğunda,yanardağların kızgın lavları üzerimize geldiğinde kısa bir süre Yaratan akıllara gelir. Ama felaketler geçince tekrar unutulur. Bize verilen nimetlerin neler olduğunu unutmayalım . Bu nimetlerin nasıl oluştuğuna az da olsa kafa yoralım etrafımıza kör bakışlarla değil gören anlayan gözlerle bakalım. Dağların ovaların ağaçların nehirlerin korunmuş gök yüzü gibi sayamadığımız nice nimetlerin bizim için yaratıldığını unutmayalım.



Hiç yorum yok: